35,5467$% 0.31
36,5742€% -0.13
43,4222£% -0.02
3.097,81%0,16
5.030,00%0,06
3602636฿%2.1335
Türkiye Araştırmaları Vakfı’ndan Ahmet Arda Şensoy, Fransa’nın Suriye’de terör örgütü PKK/YPG ile olan ilişkisini derinlemesine ele aldı.
YPG’nin sözde dış ilişkiler sorumlusunun, Fransız bir kanalda yaptığı açıklamalar, terör örgütünün Suriye’deki konumunu ve Fransa’nın Suriye politikası üzerindeki etkisini yeniden gün yüzüne çıkardı. İlham Ahmed, Fransa’nın Türkiye-Suriye sınırında asker konuşlandırmasının barışa katkı sağlayabileceğini öne sürdü. Bunun ardından, Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Christophe Lemoine, Suriye Demokratik Güçleri’ne olan desteklerinin sorumluluğunun bilincinde olduklarını ifade etti. Bu durum Fransa’nın niyetlerinin ne ölçüde samimi olduğunu sorgulattı. Ayrıca, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Avrupa’daki bazı küçük ülkelerin ABD’siz operasyon yapabildiğini söylemesi, Fransa’nın tutumunu sorgulatan bir gelişme olarak öne çıktı. Bu bağlamda, Fransa’nın Suriye politikaları ve PKK/YPG ile olan ilişkilerine dair bir değerlendirme yapmak önemli olacaktır.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransa’nın Orta Doğu’ya olan ilgisi, özellikle Suriye ve Lübnan üzerinde sürmüştür. Fransız sömürge yönetimi sırasında bölgede etnik ve mezhepsel ayrışmaların teşvik edilmesi, günümüzdeki toplumsal sorunların temel nedenleri arasında gösterilmektedir. Fransızların Nusayri azınlığı desteklemesi, iç savaş sonrasında ülkede Nusayri kimlikli bir Esed rejiminin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Bu bağlamda Fransa’nın tarihi siyasi çizgisi, bugünkü emperyal hedefleriyle örtüşmektedir.
Fransa, Suriye’deki iç savaş boyunca ABD’nin politikaları doğrultusunda hareket etti. Eski ABD başkanları döneminde, Suriye’deki hava saldırılarına katılmakla birlikte asıl odakları DEAŞ’a karşı koalisyon oluşturarak PKK/YPG’ye destek vermekte olmuştur. Bu durum, Fransa’nın tarihi sömürge hayalleriyle Türkiye ile olan rekabetini sürdürme çabasını gözler önüne sermektedir.
Fransa’nın geçmişteki skandalları da dikkat çekicidir. Özellikle, Fransız çimento firması Lafarge’ın DEAŞ işgali altındaki fabrikasını çalıştırması ve bununla ilgili ortaya çıkan ödemeler, Fransa’nın iç savaştaki tutumunu sorgulanabilir hale getirmiştir. Fransa, Esed rejimine karşı sembolik bir muhalefet sergilese de somut adımlar atmaktan kaçınmıştır.
– FRANSA – TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/YPG İLİŞKİSİ
Fransa’nın DEAŞ’a karşı koalisyon gerekçesiyle Suriye’ye özel kuvvet göndermesi ve PKK/YPG ile geliştirdiği ilişkiler, dikkat çeken bir diğer unsur. İlham Ahmed’in beyanları, Fransa’nın Türkiye’ye karşı Suriye’ye asker göndermesi konusunda PKK/YPG ile yakın bir ilişki içinde olduğunu gösteriyor.
Lafarge’ın skandalı, değişen güç dengeleri neticesinde PKK/YPG’nin konu edinmesini sağladı. Lafarge fabrikası, bölgede DEAŞ’tan PKK/YPG’nin kontrolüne geçtikten sonra faaliyetlere devam etti. Bu süreçte ABD askerlerinin fabrika içinde üs kurması, bu işbirliğini perçinlemiştir. PKK/YPG, Afrin, Tel Rıfat ve Münbiç’te bu fabrikanın sağladığı malzemeleri kullanmıştır.
2021 yılında yayımlanan bir çalışmada belirtildiği gibi, Lafarge ile PKK/YPG arasında kurulan bu ilişki, Fransa’nın Suriye politikasındaki derinliği gösteren önemli bir örnek olarak öne çıkmaktadır.
– YABANCI SAVAŞÇILAR VE TERÖRİSTLER
Fransa’daki DEAŞ mensubu teröristler, Suriye’deki durumun en zayıf karnını oluşturuyor. Fransa, diğer Batı ülkeleri gibi vatandaşlarını geri alma yönündeki baskılara rağmen, YPG’nin elindeki kamplarda bu kişilere göz yummaktadır. Dolayısıyla, PKK/YPG’nin bu durumdan faydalanarak Batı’ya karşı bir koz elde etmesi söz konusudur.
Öte yandan, Fransa Dışişleri Bakanı’nın yabancı savaşçılarla ilgili uyarıları, kendi tutarsızlıklarını ortaya koymaktadır. Suriye’deki muhalefet gruplarındaki yabancı unsurlara karşı gösterdiği hassasiyet, kendi vatandaşlarını geri alma konusundaki tavrıyla çelişir bir durum sergiliyor.
– TERÖRÜN BEYHUDE YENİ PATRON ARAYIŞLARI
PKK/YPG’nin, Fransa’nın askeri desteğine yönelme çabası, Suriye’deki yaşam alanlarının daralması ve Amerikan güçlerinin çekilme olasılığı ışığında anlaşılır hale geliyor. Esed rejimi ile kaybettikleri uluslararası destek nedeniyle, Fransa ve İsrail gibi ülkelerle yeni işbirlikleri arayışında oldukları görülüyor. Ancak, Bakan Fidan’ın da belirttiği gibi, sahadaki Amerikan askeri yokluğunda, Fransa ve İsrail’in PKK/YPG’yi koruma kapasitesinin sınırlı olduğu aşikardır.
Fransa’nın Suriye politikası, tarihi boyunca meydana gelen skandallar ve tutarsız yaklaşımlar nedeniyle günümüzde pek çok yönüyle sorgulanmaktadır. Emperyal hayal peşinde koşarken, yenilenen Suriye gerçekliğine ayak uyduramayan Fransa’nın politikalarının gelecekte de başarısızlıkla sonuçlanacağı öngörülmektedir.
[Ahmet Arda Şensoy, Türkiye Araştırmaları Vakfı (TAV) araştırmacısıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Bakan Fidan, Suriye toplantısında önemli mesajlar verdi
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.