35,4431$% 0.27
36,3540€% -0.47
43,2827£% -0.6
3.064,19%1,06
4.989,00%0,70
3356165฿%2.95531
Dünya 2025 yılına umut dolu bir şekilde girerken, siyonist İsrail rejiminin acımasız saldırılarına maruz kalan Gazzeli masumlar, yeni yılın ilk sabahına yine katliamlarla uyanmak zorunda kaldı. Gazze’de ölüm nöbetine tutulan anneler, bebekleri uykuya dalmasın diye sabaha kadar yanlarında bekliyor. Derme çatma çadırlarda yaşam mücadelesi veren Gazzeliler, bombalar, açlık, soğuk ve salgın hastalıklarla baş başa kalmışken, bu vahşete karşı kimse dur demiyor.
Gazze’de sabah akşam bebeklerin, çocukların ve kadınların çığlıkları gündeme damga vuruyor. Ancak dünya, bu acılara karşı körleşmiş durumda. Herkes kendi jeopolitik çıkarlarıyla ilgileniyor. Batılı liderler ve medya, siyonistlerin suçlarını diplomatik oyunlarla gizlemeye devam ediyor.
Eğer firavunların bir hesabı varsa, kesinlikle Allah’ın da bir hesabı vardır. Görmezden gelmeyin siyonist rejimin zafer naralarını. Gazze, Lübnan ve Suriye’deki yeni toprak işgalleri üzerinden kendilerini yücelttiklerine inanıyorlar. Ancak Siyonistler, İsrail devletinin artan kırılganlığını saklayamıyor. Zamanında geri sayım başlamış durumda. Siyonizm karşıtı küresel tiksinme giderek yayılıyor.
***
İsrail toplumunun büyük bir kesimi artık yolun sonuna geldiklerinin farkında. Protestolar sırasında Yahudiler, Gazze Kasabı Netanyahu’nun işlediği suçları ve 1948 tarihli İsrail Bağımsızlık Bildirgesi’ni nasıl ihlal ettiğini gösteren pankartlar taşıyor. Bazı cephelerde galip gelseler de, siyonist rejim insanlığa karşı verdikleri savaşı kaybetmiş bulunuyor. Hamas direnişi ve dünyanın Gazze’ye verdiği destek, siyonizmin içindeki çatlakları derinleştiriyor.
Sadece Yahudi toplumu arasında değil, siyonist elitler arasında da bölünmeler gözlemleniyor. Askeri başarılara rağmen siyasi istikrarın ve başarının elde edilemeyeceğini kabul ediyorlar. Siyonist projede ciddi gedikler açılmaya başladı. Kriz daha da derinleşiyor ve İsrail’de rejim değişikliği talepleri çığ gibi büyüyor.
İdeolojik ayrışmalar, her alanda kutuplaşmayı körüklüyor. Soykırımcı İsrail için bir gelecek görmeyen kesimler, rejimin bir an önce revizyon geçirmesi gerektiğini savunuyor. İlginçtir ki bu varoluşsal krizler, siyonistlerin Ortadoğu’yu yeniden şekillendirdiğini iddia ettikleri bir dönemde meydana geliyor. İsrail, kendi Hannibal Doktrini’nin kurbanı haline geliyor. Savaşa hazırlanan Yahudi toplumu, siyonizmin dayattığı barbar ahlakın çıkmaz bir yol olduğunu anlamış durumda.
***
Uluslararası baskılar ve dünya kamuoyunun soykırımcılardan hesap sorma iradesi, Yahudiler arasında derin bir korku oluşturmuş durumda. Gerçeği görebilenler, Gazze’deki etnik temizliğin İsrail’in meşruiyetini erozyona uğrattığını ve onu parya devletine dönüştürdüğünü vurguluyor.
Kültürel, siyasi ve hukuki bedellerin yanı sıra, soykırım stratejisinin sosyal ve ekonomik maliyetleri de her geçen gün artıyor. Askerlerin psikolojik sorunlarla mücadele ettiği biliniyor. Kadınların Uluslararası Siyonist Örgütü’nün raporuna göre, Gazze saldırılarının ardından İsrail’de aile içi şiddet yüzde 65 arttı.
İsrail’in varlığını sürdüren siyasi ittifaklar giderek zayıflıyor. Caydırıcılık saplantısı, İsrail toplumunu parçalamışken, benzeri görülmemiş bir karşı göçe neden oldu. 2024 yılının ilk yedi ayında 40 bin 600 İsrailli, ülkeyi bir daha dönmemek üzere terk etti. İsrail’den kaçışlar %59 oranında arttı. Ekonomist Dan Ben-David’e göre, gidenlerin çoğu, İsrail’in iktisadi ve entelektüel omurgasını oluşturan elit sınıflardan.
Sonuç olarak, Gazzeli çocuk ve kadınların kanı üzerine inşa edilen bu rejim, huzur değil, yalnızca bitmek bilmeyen bir kaos sunmaya devam ediyor. Siyonizmin güvenli bir ülke, refah ve Yahudi birliği vaadi, sonsuz bir kâbusa ve kronik varoluşsal krize dönüşmüş durumda. Çünkü İsrail’in en büyük düşmanı, bizzat kendi siyonist ideolojisidir.
Fransa’da Hastalar Sedyede Saatlerce Bekliyor!
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.