35,3478$% 0
36,5956€% -0.04
44,1181£% -0.01
3.011,53%0,71
4.953,00%0,46
3411793฿%-5.51509
Marmara Denizi’nde 2020’de görülen müsilaj, 2021’de daha fazla yayılmış ve yüzey temizliği uzun bir süre almıştı. Ancak son günlerde, bu denizde belirli bölgelerde müsilaj tekrar gözlemlenmeye başladı. “Deniz salyası” olarak adlandırılan bu oluşum, deniz yüzeyinin 0 ila 20 metre derinliğinde tespit edildi. Kocaeli’nin Gölcük ilçesi Değirmendere’de Anadolu Ajansı tarafından görüntülenen müsilaj, denizatı, midye ve denizanası gibi canlıların yaşamları üzerinde de olumsuz etkilere yol açtığını gösterdi ve Marmara Denizi ekosisteminin sağlığı hakkında endişeleri artırdı.
Bu konuyla ilgili olarak Anadolu Ajansı muhabirinin sorularını yanıtlayan Salihoğlu, müsilajın özellikle yoğun fitoplankton süreçlerinin ardından oluştuğunu vurguladı. Şu anda Marmara Denizi’nde yapılan müsilaj gözlemlerinin yerel olarak sınırlı kaldığını ifade eden Salihoğlu, “Marmara Denizi’nde yüzey sularının durağanlaşması, yani Karadeniz ve Akdeniz arasındaki geçişin uzun süre durağan olduğu dönemlerin ardından yoğun fitoplankton oluşumları görülmektedir. Bu süreç 20-30 metre derinlikte başlayıp yüzeye çıkma eğilimindedir. Adalar önünde, Gemlik’te ve İzmit Körfezi’nde müsilaj tespit edilmiştir. Çanakkale Boğazı’nda da yüzeyde bir geçiş yaşandığını biliyoruz. Durumun netleşebilmesi için Marmara Denizi’nin tamamına derinlemesine inceleme yapılmalı.” dedi.
Geçen yaz yapılan çalışmalarda, geçmiş yıllardaki gözlemlerden farklı olarak özellikle 20-30 metre derinlikte yoğun fitoplankton üretimi gözlendiğini söyleyen Salihoğlu, yüzeyde bu tür bir yoğunluğun bulunmamasına rağmen daha derinlerde bunun sürdüğünü ve müsilaj oluşumuna katkıda bulunduğunu belirtti.
– MÜSİLAJ YÜZEYDE GÖRÜLEBİLİR
Su altında görülen müsilajın iki farklı seyri olabileceğine dikkat çeken Salihoğlu, “Müsilaj, belirli derinliklerde gözlemlenmeyi sürdürebilir; sonrasında ya dibe çöker ya da taşınır. Güçlü boğaz jetleri gibi fiziksel unsurlar, müsilajın yoğunlaşmasına ve yüzeye çıkmasına neden olabilir. Ancak bu durumu kesin şekilde öngörmek mümkün değil. Görünen o ki, yüzeyde de müsilaj görme ihtimali artıyor.” şeklinde uyarı yaptı.
İstanbul Boğazı’nın Marmara’ya çıkışında görülen jet akıntısının, Karadeniz ve Marmara Denizi arasındaki su seviyesi farkıyla oluştuğunu ve rüzgarın etkisiyle güçlendiğini belirten Salihoğlu, uygun rüzgar koşullarının meydana gelmesi halinde yüzeyde daha fazla müsilaj tespit edilebileceğini aktardı.
– KİRLİLİK VE OKSİJEN AZLIĞI EN BÜYÜK SORUN
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu üyesi olan Salihoğlu, Marmara Denizi’nin en kirli deniz olduğunu, bunun temel nedeninin yoğun besin tuzu girdisi ve iklim değişikliğine bağlı artan sıcaklıklar olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Salihoğlu, “Asıl sorun müsilaj değil, esas mesele denizdeki kirlilik ve oksijen azlığıdır. Münih, önümüzdeki beş yıl boyunca müsilaj gözlemlenmezse bu Marmara’nın iyi durumda olduğu anlamına gelmez. Oksijen seviyeleri artmadıkça Marmara’nın durumunun iyileştiğini söyleyemeyiz.” açıklamasında bulundu.
Marmara Denizi’nde oksijen seviyelerinin 2020’deki müsilaj dönemlerinden beri iyileşme göstermediğini ve hala düşük oksijenli su seviyelerinin sürdüğünü dile getiren Salihoğlu, “Marmara’nın mevcut olumsuz durumu devam ettiği sürece müsilaj, zararlı alg patlamaları ve aşırı denizanası çoğalması gibi sorunlar yaşanabilir.” ifadesini kullandı.
Salihoğlu, Marmara’nın sağlığı için yapılan yatırımların ekonomiye olumlu katkılar sağladığını, ancak ekosistemin işleyişinin zarar görmesi durumunda kayıpların daha büyük olabileceğine dikkat çekti.
– MARMARA’NIN EN AZ YÜZDE 30’U KORUMA ALTINA ALINMALI
Geçen hafta gerçekleştirilen Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu toplantısında alınan önlemleri belirten Salihoğlu, “Nehirlerin rehabilitasyonu, nehir ekosistemlerinin yenilenmesi, özellikle Susurluk Havzası ile bu sürecin başlatılması kritik. Tüm noktasal kirlilik kaynaklarının ileri arıtmaya geçmesi gerekmekte. Ayrıca koruma alanlarının ilan edilmesi de şart. Boğaz’da halen balıkçılık yapıldığını gözlemliyoruz. Marmara’nın 80 metreden daha sığ bölgelerinde balıkçılığın yasaklanması gerekiyor çünkü bu durum müsilaj tetikleyebilir. Hassas alanların korunması şart. Marmara’nın en az yüzde 30’unun koruma altına alınması gerekmektedir. Mevcut koruma statüsü yeterli değil; avcılığa kapalı alanların oluşturulması büyük önem taşıyor.” dedi.
CİMER 2024’te 4,5 Milyon Başvuru Aldı!
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.