Türksat 5A: Türkiye’nin Uydu Gücünde Yeni Dönem!

Uraloğlu, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin ilk 5. nesil uydusu olan Türksat 5A’nın faaliyetteki 4. yılına dair değerlendirmelerde bulundu.

Türksat 5A’nın, 2021 yılında hizmete girmesiyle birlikte haberleşme uydusu olarak dünya yörüngesinde çalıştığını hatırlatan Uraloğlu, “Türkiye, 2021’de Türksat 5A ile ku bandını kullanmaya başlayan ilk ülkelerden biri oldu.” ifadelerini kullandı.

Televizyon yayıncılığında yayın kalitesinin, uydu üzerinde kullanılan bant genişliğiyle doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Uraloğlu, “Mevcut yayıncılık teknolojileri kullanıldığında 8K çözünürlüklü bir televizyon kanalı için yaklaşık 36 megahertz bant genişliği gerekiyor. Türksat 5A’nın yüksek uydu kapasitesi sayesinde yüksek çözünürlüklü yayınlarda artış yaşandı. Bu, Türksat tarafından sağlanan yayıncılık hizmetlerinin kalitesini artırarak bize avantaj sağladı.” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE DÜNYA ÇAPINDA HİZMET SUNUYOR

Türksat 5A’nın devreye girmesiyle Türkiye’nin Avrupa, Orta Doğu, Kuzey, Güney ve Orta Batı Afrika dahil olmak üzere geniş bir coğrafyada televizyon yayıncılığı ve veri haberleşmesi hizmetleri sunmaya başladığını belirten Uraloğlu, “Uydumuz, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi’nde birçok kuruma hizmet verirken, Türksat’ın yayıncılık hizmetlerinde kaliteyi artırmış bulunuyor. Ayrıca, uluslararası denizcilik faaliyetlerinde yoğun bir şekilde kullanılmakta. Suudi Arabistan merkezli Arabsat Uydu Operatörü başta olmak üzere birçok firma, Türksat 5A’dan faydalanmakta ve bu durum önemli ihracat gelirleri sağlamaktadır.” dedi.

“FREKANS VE YÖRÜNGE HAKLARIMIZ GÜVENCE ALTINDA”

Bakan Uraloğlu, Türksat 5A’nın kullandığı elektrikli itki sistemi sayesinde uydunun ömrünün 35 yılın üzerine çıktığını ifade ederek, şu bilgileri aktardı:

“Bu gelişme, Türksat 5A’nın 31 derece doğu yörüngesindeki Türkiye’nin frekans ve yörünge haklarını 2056 yılına kadar güvence altına almasını sağladı. Yeni nesil elektrikli itki sisteminin sağladığı avantaj ile uyduda bulunması gereken yakıt miktarı azaldı. Böylece, azalan bu kütle sayesinde uyduya ihtiyaç duyulan diğer ekipmanlar yerleştirilerek kapasite artışı gerçekleştirildi.”